SITC NO : 67 - Demir-Çelik
ARMONİZE NO : 72 - Demir-Çelik 73 - Demir veya Çelik Eşya
DEMİR-ÇELİK
Demir-çelik sektörü ülke ekonomisi ve sanayileşmede lokomotif sektör özelliğine sahiptir.
emir-Çelik sanayiinde gözlenen gelişmeler ile kalkınma süreci arasındaki ilişki
incelendiğinde ekonominin demir çelikle ilgili alt sektörlerinin gelişiminde demir çelik
ürünleri önemli bir rol oynamaktadır. Bu sektörün önemi en başta tüm endüstriyel dallara
girdi vermesinden kaynaklanmaktadır. Demir çelik sektörünün başta inşaat malzemeleri
olmak üzere otomotiv, gemi, uçak, demiryolu ve vagon gibi tüm taşıt araçları ve akla
gelebilecek tüm makine, cihaz ve eşya üretimine katkısı vardır.
Kişi başına ham çelik tüketimi yıllardır ulusların ve toplumun kalkınmışlık düzeyinin bir
ölçüsü olarak ifade edilirken, bu tanım son yıllarda kişi başına vasıflı çelik tüketimi
olgusuna kaymış bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına demir çelik tüketimi 400-
500 kg civarında iken bu rakam Türkiye’de 2010 yılı sonu itibariyle 341 kg düzeyindedir.
Sanayi üretimindeki artış ile birlikte sektördeki yeniden yapılanma, ürün çeşitliliğinin
artması ve üretim-tüketim dengesindeki gelişmelerle kişi başına ham çelik tüketimindeki
artışın da devam etmesi beklenmektedir.
Altyapı sorunlarını çözmüş gelişmiş ülkelerde demir-çelik sanayiinin nisbi öneminin
azaldığı, buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde özellikle yüksek vasıflı demir-çelik
tüketiminin hızla arttığı görülmektedir.
2011 yılında Türkiye’nin toplam ham çelik üretiminin yaklaşık dörtte üçü ark ocaklı tesisler,
dörtte biri ise entegre tesisler tarafından gerçekleştirilmiştir. Entegre tesislerde temel
hammadde demir cevheri, elektrik ark ocaklı kuruluşlarda ise hurdadır. 2011 yılında %
17,0’lık büyüme gösteren demir-çelik sektörü üretimini 34,1 milyon tona çıkartmıştır.
Bugün demir-çelik sektöründe üretim, yüksek fırına dayalı üretim yapan entegre tesisler ve
elektrik ark ocaklı tesisler tarafından gerçekleştirilmektedir. 2011 yılı itibariyle sektörde
toplam ham çelik kapasitesi 51,8 milyon tona ulaşmıştır. Toplam kapasitenin 36,0 milyon
tonu (% 69,5) kütük (uzun ürünler), 15,8 milyon tonu (% 30,5) slab’a (yassı ürünler) aittir.
Sektörde yaklaşık 33 bin kişi istihdam edilmektedir.
1980 sonrasında, uzun ürünleri girdi olarak kullanan inşaat sektörüne yönelik teşvikler ile
uzun ürünlerde iç tüketimin çok üstünde bir kapasite oluşmuş, yassı ürün kapasitesi dünya
ölçeklerinin gerisinde kalmıştır. Gelişmiş demir çelik üreticisi ülkelerde toplam çelik
üretiminde yassı ürün oranı % 60, uzun ürün oranı % 40 civarındadır. Ancak, son yıllarda
özellikle İsdemir bünyesinde yassı çelik üretimine yönelik yatırımların artması ile
sektördeki yassı ürün açığının azalarak demir çelik sektöründeki yapısal bozukluğun
düzelme yolunda ilerlediği görülmektedir. 2008 yılında gerçekleşen kapasite artırımları ve
yeni yatırımlarla toplam ham çelik üretimi içerisinde yassı ürün oranı bir önceki yıl % 14
iken, 2008 yılında % 28’e yükselmiş, uzun ürün oranı ise % 84’den % 70’e gerilemiştir.
2011 yılında demir çelik üretiminde yassı ürünün oranı % 28,4 olarak gerçekleşmiştir.
DEMİR-ÇELİK EŞYA
Demir-çelik ana sanayiindeki olumlu gelişmeler demir-çelik eşya ve malzeme sektörünün
de gelişmesinde etkili olmuştur. Bugün demir-çelik eşya sektöründe faaliyet gösteren
yaklaşık 30 bin işyerinde 130 bin kişi istihdam edilmektedir. Demir-çelik eşya sektöründe
döküm ürünleri önemli bir yer tutmaktadır.
Türk döküm sektörünün gerek Avrupa’da, gerekse Dünya’da önemli bir yeri vardır.
Üretim yapan 1.200 döküm atölyesinin büyük çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmeler
olup, bu işletmeler çevrelerinin taleplerine cevap vermektedirler. Sayıları 50 civarında olan
büyük ölçekli işletmeler ise, Türkiye’deki otomotiv, beyaz eşya ve makina sanayicilerine
parça üretmenin yanında, yurt dışı firmalara doğrudan satış da yapmaktadır.
Emek yoğun bir sanayi olmakla birlikte yüksek teknoloji gerektiren ağır endüstri makinaları
yatırımını da içerdiğinden özel önem taşıyan döküm sektörü sanayileşme hamlesine
paralel olarak gelişmeye açıktır.
Türk döküm sektörünün üretimde kullandığı alüminyum, pik demir, reçine gibi bazı
hammaddeler hem yerli, hem de dış piyasadan temin edilmektedir.
Çelik boru sektörü Türkiye’nin sanayisi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye çelik
boru sektörü şu anda yaklaşık 8 bin kişinin çalıştığı, 30 firmanın faaliyet gösterdiği bir
sektördür. Üretim teknolojisi çok gelişen çelik boru sektörü bugün kendi teknolojisini kendi
üretebilecek durumdadır.
TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARETİ
İhracat
Demir-çelik ve demir veya çelikten eşya ihracatımız (72 ve 73 fasıllar toplamı) 2010 yılında
% 11,5 oranında artarak 13,6 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. 2011 yılında ise söz
konusu ihracatımız % 25,0 oranında artarak 17,0 milyar dolar olmuştur.
2011 yılı demir-çelik ve demir veya çelikten eşya ihracatının 7,1 milyar doları inşaat demiri,
profil gibi uzun ürünlerden, yaklaşık 1,5 milyar doları demir çelik kütükler, 1,6 milyar doları
borular, 1,8 milyar doları yassı ürünler ve 1,1 milyar doları inşaat aksamından oluşmuştur.
2011 yılı demir-çelik ihracatımızda Irak % 8 pay ile ilk sırada yer almıştır. Irak’ı sırasıyla; %
6 oranla BAE, %6 ile İtalya, %5 ile S. Arabistan ve %4 ile Almanya izlemektedir.
Çelik sektörünün başarılı bir performans sergilemesinde, sektöre yapılan yatırımların
önemli payı bulunmaktadır. Son yıllarda özellikle yassı ürün üretimine yönelik olarak
yapılan yatırımlar neticesinde ülkemiz önümüzdeki birkaç yıl içerisinde yassı üründe net
ihracatçı konumuna yükselebilecektir.
Sektördeki sorunlar; enerji fiyatlarının yüksekliği, hammadde ve girdi olarak kullanılan
hurda, cevher ve kömür ithal fiyatlarının sürekli yükselmesi, haksız rekabete neden olan
kalitesiz ve düşük fiyatlı ürün ithalatı şeklinde sıralanabilir.
Türkiye Menşeli Demir-Çelik Ürünleri İthalatına Karşı Uygulanmakta olan Ticaret
Politikası Önlemleri:
1994 yılında imzalanan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kurucu Anlaşması Eki’nde yer alan
Anti-Damping Anlaşması uyarınca, bir ülkeden başka bir ülkeye ihraç edilen bir ürünün
ihraç fiyatı, normal ticari işlemler içinde, ihracatçı ülkede tüketime konu benzer ürünün
karşılaştırılabilir fiyatından daha düşük olduğunda, söz konusu ürünün dampingli olduğu,
yani bir başka ülkenin pazarına normal değerinden daha düşük bir fiyatla sokulduğu kabul
edilerek ithalatçı ülke otoriteleri tarafından anti-damping soruşturması başlatılabilmektedir.
Soruşturma sonucunda ihracatçı firmanın dampingli satışlarından ötürü ithalatçı ülkenin
yerel endüstrisinin zarar gördüğü tespit edilirse, ihracatçı firmadan damping marjını
aşmayacak şekilde anti-damping vergisi tahsil edilebilmektedir.
Yine aynı Anlaşma Eki’nde yer alan Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması
gereğince; DTÖ üyesi ülke hükümetlerinin ya da kamu organlarının, yetki alanı içindeki bir
işletmeye veya sanayiye veya işletme veya sanayi grubuna, ilgili anlaşmada yasak ya da
önlem alınabilir olarak tanımlanan şekillerde sübvansiyon vermesi ve bu durumun ithalatçı
ülke yerel endüstrisine zarar vermesi ve verilen sübvansiyon ile ithalatçı ülke yerel
endüstrisinin gördüğü zarar arasında nedensellik bağı olması halinde, ithalatçı ülke yetkili
otoriteleri tarafından açılan telafi edici vergi soruşturması sonucunda ihracatçı ülke menşeli
ilgili ithal ürünlerine telafi edici vergi uygulanabilmektedir.
Diğer yandan DTÖ Korunma Tedbirleri Anlaşması çerçevesinde bir malın ithalatında
görülen yoğun artış ithalatçı ülke yerli üreticileri üzerinde zarar ya da zarar tehdidine yol
açıyorsa, bu zararı ortadan kaldırmak üzere sınırlı ve geçici olmak kaydıyla; ithalatçı ülke
korunma önlemleri alabilmektedir.
İthalat
Türk demir-çelik sektörü ithalatı, ihracattan daha fazladır. Bunun başlıca nedeni; sektörde,
hammadde, yassı mamul ve vasıflı çelik üretimlerinin yetersiz olmasıdır. Bu nedenle söz
konusu bu ürün grupları, demir-çelik ithalatımızda sürekli olarak ilk sıralarda yer
almaktadır.
Türkiye demir-çelik sektörü ark ocaklarında hammadde olarak kullandığı hurdanın %
30'unu yerli kaynaklardan % 70'ini ise ithalat yolu ile temin etmektedir. Entegre tesislerin
ihtiyaç duyduğu hammadde olan demir cevherinin % 40'i yerli, % 60'ı ise ithalat yoluyla
karşılanmaktadır. 2011 yılında 21,5 milyon ton demir-çelik hurdası ithal edilmiştir. Aynı
şekilde yassı mamul üretimi de yetersizdir. Türk demir-çelik sanayi, yıllık yaklaşık 4 milyon
ton yassı mamul açığını ithalatla kapatmaya çalışmaktadır. Yıllık 500 bin ton civarında olan
vasıflı çelik üretimi de iç talebi karşılamadığından, yılda yaklaşık 1,6 milyon ton vasıflı çelik
ithal edilmektedir.
Türkiye, ark ocaklarının ihtiyacı olan hurdayı özellikle ABD, Rusya Federasyonu,
Romanya, İngiltere ve Belçika’dan ithal etmektedir. ITC-Trade Map istatistiklerine göre;
2010 yılında dünyanın en büyük demir-çelik hurda ithalatçısı olan Türkiye, değerde dünya
hurda ithalatının % 16’sını gerçekleştirmektedir. Otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinin
önemli bir girdisi olan yassı ürünler; Rusya Fed., Ukrayna ve Romanya’dan, vasıflı çelik
ürünler ise ağırlıklı olarak Fransa, Rusya Fed. ve Almanya’dan ithal edilmektedir.
Son yıllarda BDT ülkeleri yarı mamullerde (blum-kütük) özellikle haddehaneler için önemli
bir tedarik bölgesi olmuştur. Düşük kaliteli bu ürünlerin ithali, haddehanelere kalitesi
yüksek ancak daha pahalı kütük tedarik eden Türk çelik üreticilerine karşı haksız rekabet
oluşturmaktadır.
Ülkemizin demir çelik ve demir veya çelikten eşya ithalatı 2010 yılında bir önceki yıla göre
% 40 oranında artarak 18,1 milyar dolara yükselmiştir. 2011 yılında ise 2010 yılına göre
sektörün ithalatı % 27 oranında artarak 22,9 milyar dolar olmuştur. 2011 yılı demir çelik
ithalatımızda ilk sırada yer alan ürün 9,8 milyar dolar ile ark ocaklı fırınlarda hammadde
olarak kullanılan demir çelik hurda olmuştur. İkinci sırada yer alan ürün grubu yurt içi
üretiminin yetersiz olduğu yassı mamullerdir. 2011 yılında 4,3 milyar dolarlık yassı mamul
ithal edilmiştir. Demir çelik ithalatımızdaki diğer önemli ürün grupları; vasıflı çelikler (2,7
milyar dolar) ve demir-çelik kütük ve blumdur (1,4 milyar dolar).
Yaklaşık 23 milyar dolar değerindeki 2011 yılı demir-çelik ithalatımızı ülke bazında
incelediğimizde, Rusya Federasyonu’nun % 14 pay ile ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
Bunu sırasıyla % 12 pay ile ABD, % 9 ile Ukrayna, % 7 ile Romanya ve % 5 ile Almanya
takip etmektedir.
DÜNYA TİCARETİ
Demir çelik sektörü, ülkeden ülkeye ve zaman içerisinde büyük farklılıklar arz etmekle
birlikte, bugün yaşanan sıkıntılar birçok ülke için ortaktır. Bu sıkıntılar; fazla kapasite,
yetersiz iç ve dış talep ve teknolojik modernizasyon ihtiyacıdır. Bu sorunlar bazı ülkelerde
1970'lerden sonra hissedilmeye başlanmış, bazılarında ise yenidir.
Dünya Çelik Birliği’ (World Steel Association – www.worldsteel.org) ‘nden alınan verilere
göre 2011 yılında dünya ham çelik üretimi bir önceki yıla gore % 6 oranında artarak
yaklaşık 1,5 milyar ton olmuştur. 2011 yılında Çin, bir önceki yıla göre üretimini % 7
artırmış ve dünya ham çelik üretiminin % 46’sını tek başına gerçekleştirmiştir. 2011 yılı
Dünya ham çelik üretimindeki ilk 11 ülke arasında sadece Japonya’nın ham çelik
üretiminde deprem ve tsunaminin etkisi ile bir önceki yıla göre % 1,8 azalma olmuş, diğer
10 ülkenin üretimlerinde artış gerçekleşmiştir. Ülkemiz ise bu ülkeler arasında ham çelik
üretimini % 17 oranında artırarak 2010 yılına göre en çok artışı gerçekleştiren ülke
olmuştur. Ülkemiz 2009 yılında dünya ham çelik üreten ülkeler sıralamasında 10. sıraya
yükselmiş olup, 2010 ve 2011 yıllarında da yerini korumuştur. Ülkemiz, 2011 yılındaki 34,1
milyon tonluk üretimi ile, 35,2 milyon tonluk üretimi olan Brezilya ve 35,3 milyon tonluk
üretime sahip Ukrayna’yı, 2012 yılında geride bırakarak, listede 8. sıraya ulaşabilecek
konuma gelmiştir.
2011 yılında üretimlerini en fazla artıran ülkeler, Güney Amerika ülkeleri olmuştur.
Bölgedeki üretim, yıllık % 10,2 artışla 48,4 milyon ton seviyesine ulaşmıştır. Kuzey
Amerika ülkelerinin üretimleri % 6,8 artışla 119 milyon ton seviyesine yaklaşmıştır. AB
ülkelerinin 2011 üretimleri % 2,8 artışla 177,4 milyon tona, Asya ülkelerinin üretimleri ise
yıllık % 7,9 artışla 988 milyon ton seviyesini geçmiştir. Ortadoğu ülkelerinin ham çelik
üretimi % 6,9’luk artışla 20,9 milyon tona ulaşırken, Afrika ülkelerindeki üretim siyasi
istikrarsızlıkların da etkisi ile % 13,8 oranında azalarak 14,3 milyon ton seviyesine
gerilemiştir.
Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC-Trademap) verilerine göre; 2009 yılında 2008 yılına göre
% 39 oranında gerileyerek 501 milyar dolar olarak gerçekleşen demir-çelik ve demir veya
çelikten eşya dünya ihracatı, 2010 yılında % 26 oranında yükselerek 633 milyar dolar
olmuştur. 2010 yılında en çok ihraç edilen başlıca ürünler sırasıyla; demir çelik yassı
ürünler (131 milyar dolar), vasıflı çelik ürünleri (91 milyar dolar), borular (61 milyar dolar),
uzun ürünler (52 milyar dolar) ve inşaat aksamıdır (36 milyar dolar).
2010 yılında 633 milyar dolara ulaşan dünya çelik ihracatında en büyük paya % 11 ile Çin
sahip olmuştur. Bunu % 9 pay ile Almanya ve % 8 pay ile Japonya, % 6 ile ABD ve % 5 ile
İtalya takip etmiştir.
Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC-Trademap) verilerine göre; 2009 yılında % 39 oranında
azalarak 524 milyar dolar olarak gerçekleşen dünya demir-çelik ve demir veya çelikten
eşya ithalatı, 2010 yılında % 22 oranında artarak 641 milyar dolar olmuştur. 2010 yılında
en çok ithal edilen başlıca ürünler sırasıyla; demir çelik yassı ürünler (133 milyar dolar),
borular (61 milyar dolar), vasıflı çelik ürünleri (84 milyar dolar), uzun ürünler (53 milyar
dolar) ve inşaat aksamıdır (35 milyar dolar).
2010 yılında 641 milyar dolara ulaşan dünya çelik ithalatında en büyük paya % 8 ile ABD
sahip olmuştur. Bunu % 8 pay ile Almanya ve % 5 pay ile Çin, % 5 ile G. Kore ve % 4 ile
Fransa takip etmiştir.
Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC-Trademap) verilerine göre; 2010 yılı dünyada demir-çelik
ve demir veya çelikten eşya ithalatı yapan ülkeler arasında Türkiye, 18,1 milyar dolarlık
ithalat değeriyle ve dünya ithalatındaki % 2,8’lik payı ile yedinci sırada yer almıştır.
ETİKETLER : Demir çelik ve demir çelik eşya , Türkiye'nin demir çelik ve çelik eşya ihracat rakamları , dünya demir çelik ve demir çelik eşya ithalat ihracat