İNGİLİZCE SÖZLÜKTE İTHALAT NE ANLAMA GELİYOR?

"importation" veya "import" kelimelerinin kullanıldığı örnek cümleler:

• Last year, the country's importation of luxury cars increased by 15%.

(Geçen yıl ülkenin lüks arabaların ithalatı %15 arttı.)

• The importation of electronic goods from Asian countries has been rising steadily over the past decade.

(Asya ülkelerinden elektronik eşyaların ithalatı son on yılda istikrarlı bir şekilde artıyor.)

• Strict regulations were imposed on the importation of agricultural products due to safety concerns.

• The company specializes in the import of raw materials necessary for pharmaceutical manufacturing.

(Şirket, ilaç üretimi için gerekli olan ham maddelerin ithalatında uzmanlaşmıştır.)

• The government plans to encourage local production to reduce the reliance on importation of foreign goods.

(Hükümet, yabancı mal ithalatına olan bağımlılığı azaltmak için yerel üretimi teşvik etmeyi planlıyor.) 

• The importation of textiles from Southeast Asia has been a key aspect of the country's garment industry.

(Güneydoğu Asya'dan tekstil ürünlerinin ithalatı, ülkenin giyim endüstrisinin önemli bir parçası olmuştur.)

• The government imposed tariffs on the importation of steel to protect the local steel industry.

(Hükümet, yerel çelik endüstrisini korumak için çelik ithalatına tarifeler uyguladı.)

• Our company focuses on the import of high-quality olive oil from Mediterranean countries.

(Şirketimiz Akdeniz ülkelerinden yüksek kaliteli zeytinyağı ithalatına odaklanmaktadır.)

• The decrease in importation of foreign machinery affected the production capacity of some factories.

(Yabancı makinelerin ithalatında yaşanan azalma, bazı fabrikaların üretim kapasitesini etkiledi.)

• The trade agreement aimed to facilitate the importation of agricultural products between the two nations.

(Ticaret anlaşması, iki ülke arasında tarım ürünlerinin ithalatını kolaylaştırmayı amaçladı.)